Fenerbahçe Kulübü’nde 27 Nisan Cumartesi günü yapılacak Yüksek Divan Kurulu seçimleri öncesinde başkan adaylarından Şekip Mosturoğlu, SÖZCÜ’ye açıklamalarda bulundu.
Mosturoğlu, “Seçilmemiz halinde 3 Temmuz ruhunun her daim sürdürülmesi konusunda etkin ve kararlı bir duruşumuz olacak” dedi.
“BU GÖREV MÜKEMMELLİK GEREKTİRİYOR”
“Yüksek Divan Kurulu benim bakış açıma göre geleneksel kulüpçülük olgusunun kalbidir. Danışma ve denge fonksiyonu kulüp için son derece önemlidir. Kulübümüzün geçmişinde bu hep böyle olmuştur. Son dönemlerde Yüksek Divan Kurulunun bu fonksiyonlarını yitirdiğini ve Tüzük ile tanımlanmış görevlerini ifadan uzak olduğunu düşünüyorum. Yüksek Divan Kurulu, çok deneyimli üyelerimizin yer aldığı kulübümüzün senatosudur. Kulübümüz ve Türk Sporu üzerine çok değerli görüşleri olan üyelerimiz, Yüksek Divan Kurulunun yitirdiği bu fonksiyonları sebebiyle geri planda kalmışlardır. Oysaki Yüksek Divan Kurulu bir karar aldığında, her hangi bir konuda değerlendirmede bulunduğunda bu sadece kulüp bazında değil, tüm spor camiasında ciddi ses getirir, getirmelidir. Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu, bu yönü ile spor ikliminin en ciddi fikir önderlerinden biri olmalıdır ve gün be gün artan üye sayısı ile bu potansiyeli artmaktadır. Bu düşüncelerimi uzun bir süredir çok sayıda kulüp üyemiz ve özellikle yüksek divan kurulu üyelerimiz ile karşılıklı olarak değerlendirdik. Yüksek Divan Kurulu seçimleri yaklaştıkça konu gündeme geldi. Çok onurlu bu görev mükemmellik gerektiriyor. Bir süre düşündükten sonra bu görevi layıkıyla yerine getirebileceğime inanarak süreci başlattık. “
“Çok adaylı bir seçim Fenerbahçe Spor Kulübünün yararınadır. Seçime katılan tüm adayların düşüncelerini, projelerini yakından takip edeceğim. Mutlaka yararlanmak isterim. Diğer tüm adaylar gibi seçilme şansımı yüksek görüyorum. Spor yöneticiliğinde tabiri caiz ise alaylıyım. Uzun yıllar TFF de hukuk kurulu üyesi olarak çalıştım. Levent Bıçakçı başkanlığındaki TFF de başkan vekilliği görevi yaptım. UEFA da görevlerim oldu. Spor Hukuku uzmanlığımla Türkiye’den futbol uzmanı CAS hakemi olarak seçilmiştim ancak 3 Temmuz kumpasıyla bu göreve başlayamadım. Fenerbahçe Spor Kulübünde 12 yıl hukuktan sorumlu yönetici olarak görev yaptım. Yapmış olduğum bu görevlerden edindiğim tecrübeler ile kendimi avantajlı olarak görüyorum. Tabidir ki takdir Yüksek Divan Kurulu üyelerimizindir. “
“SEVGİYİ KAZANMAK ZOR AMA…”
Adaylık sürecimi açıkladığımdan beri çok olumlu geri dönüşler oldu. Telefonla arayan, yüz yüze görüştüğüm yüzlerce kulüp üyemiz ve divan kurulu üyemiz desteklerini ve olumlu düşüncelerini benimle paylaştılar. Bu beni çok mutlu ediyor. Demek ki bugüne kadar üzerimize aldığımız görevlerimizi layıkıyla yerine getirmişiz, taraftarlarımız, kulüp üyelerimiz hakkımızı veriyor diye düşünüyorum. Onların sevgisine ve bana olan inançlarına minnettarım. Sevgiyi kazanmak zor ama kaybetmek çok kolay. Bu sevgi ve inancı sürdürmek için elimden gelenin en iyisini yapmak zorundayım ve yapacağım.
“YDK üyelerimize, Tüzüğün, YDK’ya vermiş olduğu görevleri eksiksiz yerine getireceğinin sözünü veriyorum. YDK, seçilirsek, dönemimizde, kulübümüzün senatosu olarak tarihi işlevlerine büründürülecek ve bu işlevini layıkıyla yerine getirecektir. Denge ve danışma fonksiyonunu Tüzüğe uygun şekilde yerine getiren etkin bir YDK göreceksiniz. Yönetim Kurulumuza üyelerimizin fikirlerini ve düşüncelerini aktarma konusunda etkin rol üsteleneceğiz. Türk Sporunda, kendi özgün düşünceleri ile fikir önderliği yapan bir YDK olacak. YDK üyelerimiz arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi için gerekli olan tesis, lokal, bilet temini gibi konularda bugünkünün çok ilerisinde bir anlayışı hakim kılacağız. Bunları kulübe hiçbir mali yük getirmeden bulacağımız sponsorluklarla gerçekleştireceğiz. YDK üyelerimizi kesintisiz dinlemeye çalışıyorum, çok temel, aslında çok basit hamlelerle çözülebilecek sorunları var. Bunları önceliklendirerek göreve talip oluyorum. Yüksek Divan Kurulu’nu, etkisiz bir kalabalık olmaktan çıkarıp, danışma fonksiyonunu layıkıyla yerine getirerek kulübün kararlarında etkin bir noktaya taşıyacağız.”
“ALİ KOÇ İLE GÖRÜŞEMEDİM”
“Bugüne kadar YDK başkanı olmuş tüm önceki dönem başkalarımız Sayın Aziz Yıldırım tarafından bir şekilde desteklenmiştir. Kendisi ile Yüksek Divan Kurulu başkan adaylığı sürecinde görüştük. Fikirlerini ve düşüncelerini bizimle paylaştı. Sayın Aziz Yıldırım dışında kulübümüzde yöneticilik yapmış büyüklerimizle, divan kurulu üyelerimiz ile yaşlı genç pek çok kulüp üyelerimiz ile de görüştüm. Onların çok değerli düşüncelerini aldım. Netice olarak camiamızın geniş bir kesimi ile görüştüm ve desteklerini aldım. Yola da bu şekilde çıktım. Kaldı ki ben Sayın Ali Koç ile birlikte aynı yönetimde 6 yıl birlikte çalıştım. Bu açıdan bakıldığında Sayın Ali Koç da beni yakinen tanıyor. Kendisinden randevu istedim. Yoğun sportif takvim sebebi ile öncesinde görüşemedim. Onun da düşünceleri benim için çok önemli olacaktır. Mutlaka kendisi ile görüşeceğim. Yüksek Divan Kurulu Başkanlığına aday olanların tamamı bağımsız adaylardır. Tüm adaylar geniş kesimlerin desteğini almak zorunluluğundadır. Bu anlamda Sayın Aziz Yıldırım ya da Sayın Ali Koç’tan alacakları destek onlara gösterilmiş önemli bir teveccühtür. Ama önemli olan camianın büyük bir kısmından destek almış olmaktır. Netice itibariyle YDK başkanı YDK üyeleri tarafından seçilecek ve camianın temsilcisi olacaktır. YDK üyelerinin ve camianın adaylara vereceği destek belirleyici olacaktır.”
YILDIRIM VE KOÇ SOĞUKLUĞU
“Büyük camiaların göstermelik değil gerçek ve samimi birlik beraberliğe ihtiyacı vardır. Sayın Aziz Yıldırım da Sayın Ali Koç da Fenerbahçe’nin menfaatleri için kendi düşüncelerine uygun açıklamaları zaman zaman yapmaktadır. Bu açıklamaların bir araya gelerek yapılmasından ziyade açıklamanın içeriği ve samimiyeti değerlidir. Kişilerin bir araya gelip gelmemesi bu anlamda onların kişisel tercihidir. İsterlerse bir araya gelirler istemezlerse bir araya gelmezler. Kişisel birliktelikler kişilerin tercihidir. Kişisel birliktelikten daha önemlisi amaç birlikteliğidir. Konunun kişilerin bir araya gelmesine ya da gelmemesine indirgenerek tartışılmasını ben doğru bulmuyorum. Hatta bu konunun sürekli altının çizilmesinin amaçsal birlikteliği bozmaya ve kişileri itibarsızlaştırmaya yönelik kötü niyetli bir düşünce olduğunu düşünüyorum. Herkes Fenerbahçe için kendisine göre en iyisini düşünüyor. Nihai amaç, Fenerbahçe’nin iyiliğidir.”
“FETÖ YAPILANMASININ VARLIĞINI SÜRDÜRMESİ VAR”
“Son yıllarda, 3 Temmuzda oluşan birlik beraberlikten bayağı bir uzaklaşmıştık. Ben her fırsatta 3 Temmuz mücadelesinin bitmediğini, süreç konusunda herkesin ilk günkü dikkati göstermesi gerektiğini söylüyorum. Özelde bugünkü olumsuz futbol iklimini oluşturan etkenler arasında FETÖ yapılanmasının varlığını sürdürmesi var. Fenerbahçe Spor Kulübünün son on yılda karşı karşıya kaldığı olumsuz tasarrufların büyük bir bölümü bu yapının kalıntılarının tasarruflarıdır. İçinde bulunduğumuz sezon içinde 3 Temmuzda karşımızda olan koalisyonun bir rövanş peşinde olduğu camiamız tarafından bir bütün olarak görülmeye başlandı. Bu yapının kulübümüze karşı olan rövanş mücadelesinde ancak 3 Temmuz birlikteliği ile mücadele edilebileceği tartışmasız bir gerçek. Camiamız bir bütün olarak yeniden 3 Temmuz ruhuna büründü. 3 Temmuz birlikteliğinin ve 3 Temmuz ruhunun hiçbir zaman yitirilmemesi her daim canlı tutulması gerekiyor. Bu sağlanabilirse camianın birlik ve beraberliği konularında zaten hiçbir sıkıntı olmaz. Seçilmemiz halinde 3 Temmuz ruhunun her daim sürdürülmesi konusunda etkin ve kararlı bir duruşumuz olacak.”
“Fenerbahçe Spor Kulübünün kuruluş amacı Tüzüğünde yazılıdır. Kuruluş değerlerimiz bellidir ve tartışmasızdır. Cumhuriyetimizin kuruluş değerleri ve Atatürk’ün gösterdiği çağdaş uygarlık hedefleri kulübümüzün vazgeçilmez, yüksek ilkeleridir. Bununla birlikte kulübümüz siyaset üstüdür. Fenerbahçelilik üst kimliktir. 30 milyonu aşkın taraftarı ile Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütlerinden birisidir. 60 bini aşkın üye sayımız hiçbir dernekte yoktur. Bütün bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda farklı siyasi düşünceden insanların bir araya gelerek oluşturduğu Fenerbahçe Spor Kulübünün belli bir siyasi partiye yakınlığı veya uzaklığı söz konusu olamaz. Son yıllarda aksine anlayışa karşı camiamızda bir memnuniyetsizlik oluşmuştur. Camiamız da memnuniyetsizlikle karşılık bulan böyle bir durum birlik ve beraberliğimize zarar verecek mahiyettedir.
Hepimizin siyasi tercihleri vardır. Ancak yönetici pozisyonunda olanların önceliği Kulüp Kimliği aidiyeti olmalıdır. Kulüp kimliği farklı düşünce ve inançta olanlar için birleştiricidir. Bu itibarla benim önceliğim de kulüp aidiyet ve kimliğini öncelemek olacaktır.”
“Seçildiğimiz takdirde Yönetim Kurulu arasında nasıl bir ilişki olacağı bizlerin tercihine bırakılmış bir husus değildir. Tüzüğümüzde bu ilişkinin sınırları çizilmiştir. Bu çizgilere harfiyen uyulacaktır. Yüksek Divan Kurulu; üyeleri ve aileleri ile birlikte 15.000’inin üzerinde üyemizi bir araya getiren bir çatıdır. Yüksek Divan Kurulu Başkanı seçimle bu göreve gelmektedir. Atanmış bir kurul değildir. Denge ve danışma fonksiyonunu gereği gibi ifa etmek Yüksek Divan Kurulu Başkanını seçen üyelere karşı, Tüzükten doğan, hukuki bir sorumluluktur. Uyumlu çalışma karşılıklı anlayış ile gelişen bir durumdur. Tek taraflı değildir. Biz eğer seçilirsek uyum konusunda, tüzüğümüzün belirlediği ölçülerde bize düşen gereklilikleri Fenerbahçe menfaatlerini üstün tutarak yerine getireceğiz. Bundan kimsenin bir şüphesi olmasın. Kulüp menfaatleri neyi gerektiriyorsa biz orada olacağız. Yönetim Kurulumuzun da aynı düşünce içinde olacağı kesindir. Bu birlikteliği sağlayarak mükemmel bir çalışma dönemimiz olacağını düşünüyorum. Bu bağlamda tecrübelerimizi ve birikimlerimizi yönetim kurulumuz ile Tüzüğümüzde belirlenmiş sınırlar dahilinde paylaşıp, onların karar alma süreçlerine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Tek amacımız Fenerbahçe Spor Kulübünün başarılı olması olacaktır. “
GÜNDEM
14 Aralık 2024SPOR
14 Aralık 2024GÜNDEM
14 Aralık 2024SPOR
14 Aralık 2024SPOR
14 Aralık 2024GÜNDEM
14 Aralık 2024GÜNDEM
14 Aralık 2024